Sevgili dostum Tõnu, flüt yapımcısı olarak çıktığın yolda seninle birlikte olmak beni gerçekten çok mutlu ediyor. Evinde ilk dalları aldığın günden bugüne, dünyanın dört bir yanından gelen ağaçlarla yaptığın son çalışmalarını gördüm. Çalmayı öğrendiğini ve kesimlerle sesi iyileştirmeye çalıştığını gördüm. Beni eleştirel bir şekilde dinledin ve hayranlığımızı kazanana kadar kendini aştın. Bugün, kartalın uçuşundan esinlenerek yapılmış, mükemmel akortlu bu güzel flütü aldım; ormanın, ağaçlarının ve ağaç tepelerinin dansının en derin uyumu ile tatlı ve ince bir melodi. Bunun için sana teşekkür ediyor ve tüm dünyada başarılar diliyorum. İnsanlar da senin bana ve aileme yaşattığın kutsal anların tadını çıkarsınlar: https://www.facebook.com/Pillimeistrid/    

Yılın başında, çok da uzak olmayan bir zamanda, Amazon şamanizminin bu yolunda geçen on beş yılı düşünüyorum. Yirmili yaşlarımda başladım ve, şey, başlangıçlar genellikle mükemmel olmaz. Ancak geleneksel Çin tıbbını kullanan bir ruhani adam, psikolog, öğretmen ve terapist olarak samimiyetim, gücüm ve merakım, beni ruhun arayışında çok ileriye götürdü. Amazon’a vardığımda, doktor olarak bilgimle övünüyordum, ama kısa sürede bölgenin insanları, sadelikleriyle, ne kadar yanlış yerde olduğumu ve kendi gölgemizin beni ne kadar gülünç gösterdiğini öğrettiler. Böylece yalnızlığa teslim oldum, ben ve Natem: onun kutsal büyüsünde kıvrılıp duruyorduk. Düşersem, kalkmak zorunda olanın ben olacağımı biliyordum ve şöyle düşündüm: ya öğrenirim ya da vazgeçerim. Ama nereye geri dönecektim? Neyi tekrar edecektim? Hangi kanlı çarkta yetersiz beslenmiş, çürümüş bedenleri barındırmaya devam etmek istiyordum?

Bizler, üyelerinin çoğunu, onları anne-baba dünyasından koparıp, onları “şanslı” ve “şanssız” olarak ayırmak için yapılan iğrenç bir maliyet-fayda analizinde kullanmak amacıyla bir örgütlenme sistemine hapseden bir savaş sonrası toplumda doğduk. Bu, en derin sefaletimize gönüllü olarak teslim olmamız veya kendi cehaletimizi haklı çıkarmamız için bir neden değildir. Zehirli kökleriyle bizi içten içe kemiren ve aynı zamanda insan kültürlerinden doğan manevi gelenekleri de dıştan bozan bu hastalık ne kadar derindir? Bu, bizi kanayan, yiyip bitiren ve fetheden, kalplerimizi acıya teslim etmeye zorlayan bir örümceğin keskin pençesi gibidir. Hayat, en nazik yönünü yitirirken, varlığımız geriye kalan zamanımızda çöküyor. Kafa karışıklığı perdesinin ardında, örümcek kasırgası gölgeyi daha da bulanıklaştırıyor ve bu yeni dönemin genç erkeklere sunduğu her şeyi gizliyor. Eski halkların şamanik ayinleri

Şamanizm kesin olarak yok olmakta, neredeyse tüm yaşlılar hayatımda eski bir anı haline geldi. Ailem de dahil olmak üzere, saf kaynağı öğrenen az sayıdaki kişiden biriydim. Yerliler, beyaz adamın onları manipüle etmek için yarattığı zorunluluğun kurbanları olarak, batı tarzı bir yaşam arzuluyorlardı ve arzulamaya devam ediyorlar. Her düzeyde kendilerini yok ettikten sonra, merhamet göstermeden ormanı yok ediyorlar. Biraz para, bir cep telefonu, birkaç hoparlör ve alkol, yarın da devam etmek için motivasyon kaynağı oluyor. Avrupa’da sahip olduğumuz şeylere asla sahip olamayacaklar, ama özlem, şamanizmi terk etmeye, yaşlıları ölüme terk etmeye ve öğrenmemeye yetiyor. Beyaz adamın sefaletinin izleri Amerika’da yıkıcıydı, yerliler Tanrı’nın bir Oğlu olduğunu ve Hıristiyan kolonisi olarak gerçeğe sahip olduklarını öğrettiler. Bu şekilde yalan söyledik, çaldık, tecavüz ettik, istismar